Hırvatistan’ın en büyük petrokimyasal tesisini satın alan Türk iş adamı, yabancı sermayeli ortaklık girişim grubu ile birlikte Kanada’da bir petrol tesisinin 2.7 milyar dolarlık bedelle sahibi oldu.
Dünyanın önde gelen petrol ve gaz şirketleri ile stratejik anlaşmalar sağlayarak Türk iş insanlarının global piyasalardaki etkinliğini arttırmaya yönelik projelere imza atan Murat Türel, Hırvatistan’ın en büyük petrokimyasal tesisini satın almıştı. Türk iş adamı Türel ardından, yabancı sermayeli ortaklık girişim grubu ile birlikte Kanada’da aktif üretim yapan bir petrol tesisinin 2.7 milyar dolarlık bedelle sahibi oldu.
Yaptıkları yatırımın yüzde 75’lik kısmı için uluslararası 5 bankadan sendikasyon kredisi aldıklarını söyleyen Murat Türel ve ortakları, “Bugün petrol ve gaz sektörlerindeki rekabetin geçmişe nazaran bir hayli büyüdüğü bu zorlu ortamda dünyanın en büyük şirketlerinin arasından yükselerek hedeflerimize ulaşıyoruz. Bu durum yalnızca bir Türk iş insanının değil, aynı zamanda Türkiye’nin de başarısı olarak değerlendirilmeli” dedi.
2020 Uluslararası Enerji Denge Tablosu’na göre; jeopolitik konumu ve gelişen ekonomisi ile dünyanın önde gelen enerji tüketicilerinden olan Türkiye’nin birincil enerji arzı içinde %28,7 orana sahip olan petrol birinci sırada yer alırken, onu %27,7’lik paya sahip olan kömür ile %27’lik doğal gaz izledi. 2020 yılı için petrol ve doğal gazın birincil enerji arzındaki oranı %55,7’ye ulaşırken bu arzın %29,9’luk kısmı yerel üretimden karşılandı. Türkiye’nin enerji bağımlılığı önceki yıla göre %1’lik bir artış göstererek %70,1’e yükseldi ve petrol ile doğal gazda dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik politikalar yürütülmeye başlandı.
“Türkiye’de doğal gaz ve petrol dinamiklerini değiştirecek çalışmalar yürütülüyor”
Türkiye’nin; Orta Asya, Rusya, Orta Doğu ve Hazar Bölgesi gibi dünyadaki petrol ve doğal gaz rezervlerinin yoğun olduğu bir bölgede konumlanmakla birlikte, hem bu kaynaklara bağımlı hem de kaynakların arz ve talep dengesi bakımından stratejik önemi olduğunu vurgulayan Türel, “Türkiye’deki enerji piyasalarına liberal ve rekabetçi özel sektör katılımının artmasıyla birlikte ciddi anlamda gelişen bir altyapı oluştu. Öngörülebilirliğin en önemli kriter olduğu bu sektöre yeni aktörlerin eklenmesi mevcut sistemi geliştirmek açısından önem kazanmaya başladı.
Ayrıca son 10 yılda ülkemizde 2.2 GW’lik muazzam bir yatırım gücü devreye girdi ve arz güvenliği geçmiş yıllara göre büyük ölçüde bertaraf edilmiş oldu, Yeni rafineriler sayesinde dünya devleri ülkemizi tercih etmeye başlarken, Türkiye global açıdan çok daha önemli bir stratejik konuma sahip ülke konumuna yükseldi. Yapılan yatırımlar önümüzdeki dönemde dünyadaki enerji kaynaklarına daha kolay ulaşma ve Türkiye’yi enerjide daha iyi bir yere getirme konusunda büyük fayda sağlayacaktır” diye konuştu.
Özel sektörün toplam pazar payının %45 gibi ciddi bir seviyede artış yaşadığını belirten Türel, önümüzdeki yıllarda özel sektöre geçmesi planlanan diğer santraller de hesaba katıldığında kamunun pazar payının %35’lerin altına düşmesinin beklendiğini ve bunun yeni atılımlar için önemli bir fırsat olduğunu açıkladı. “Ülkemizde tarihsel olarak petrol ve doğal gazda ithalata bağımlı bir yapı var fakat TPAO tarafından yapılan doğal gaz saha keşifleri sektördeki enerji dinamiklerinde değişikliğe yol açacak kadar önemli bir gelişme. Özelleştirmeler neticesinde dağıtımdaki özel sektörün yeri 10 milyar TL’yi aştı ve doğal gaz giriş kapasitesi 120 milyon m3 üzerine yükseldi. Petrol piyasasında ise büyük ölçüde ithalatçı olmamıza rağmen, rafineri, ham petrol boru hattı, akaryakıt dağıtım ve bunlara yönelik depolama terminali kapasiteleri üst düzey bir gelişme kaydetti. Yeni rafineriler sayesinde dünya devleri ülkemizi tercih etmeye başlarken, Türkiye global açıdan çok daha önemli bir stratejik konuma sahip ülke konumuna yükseldi. Yapılan yatırımlar önümüzdeki dönemde dünyadaki enerji kaynaklarına daha kolay ulaşma ve Türkiye’yi enerjide daha iyi bir yere getirme konusunda büyük fayda sağlayacaktır” açıklamasında bulundu.